Ana içeriğe atla

Kolay Arapça Öğrenmenizi Sağlayacak Beş İpucu



Kolay Arapça Öğrenmenizi Sağlayacak Beş İpucu

Günümüzde iletişim olanaklarının gelişmesiyle birlikte dünyamız erişilebilirlik açısından çok küçüldü. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna sadece bir tık kadar uzağız. X kuşağı olarak adlandırılan nesil sadece kendi mahallesiyle günübirlik iletişim halindeyken bugün bireyler olarak bir şekilde tüm dünya ile iletişim halindeyiz. Z kuşağının içine doğduğu, diğer kuşaklarında kendilerini bir anda içinde bulduğu teknolojik olanaklar beraberinde yeni gereklilikler de getirdi. Yabancı dil öğrenmek her dönemde iş olanaklarına ulaşabilirlik ve bazı kültürel aktivitelere katılım açısından bir gereklilik olmuş olsa da günümüzde yabancı dil öğrenimi yaşamsal bir gereklilik halini aldı. Yabancı dil derken İngilizceyi kastetmiyoruz elbette. Şaka bir yana günümüzde İngilizceyi mutlaka öğreniyoruz ama pek çoğumuz İngilizceyle yetinmek istemiyor.
Gerek daha fazla iş olanağına erişim için gerekse dini ve kültürel sebeplerin teşvikiyle ülkemizde Arapça diline ilgi duyanların sayısı çok fazla. Kimisi hiç teşebbüs etmiyor, pek çokları da kılavuzsuz yola çıkan kervan misali yolun yarısında pes edip yarı yoldan dönüveriyor. Bu yazımızda size bir kılavuz olup yolculuğunuzu nasıl tamamlayacağınızı göstermeyi hedefliyoruz. Bu noktada sözü daha fazla uzatmadan Arapça dilini öğrenmekte size yol gösterecek beş maddemize geçelim.

1.       Her Gün Düzenli Vakit Ayırın

Doğduğun günden bu yana Türkçe öğrenmek için ne yaptın? Her gün duyduğun zaman sonra konuştuğun zaman sonra da okuduğun yani yaşadığın bir dil olduğu için unutma aksama yaşamadan biriktirerek bugüne geldin ve şu anda en asgari bu yazıyı okuyacak seviyede Türkçe biliyorsun. Bu bilgi genlerinden kodlu değildi. Öyleyse özel bir çaba da göstermeden nasıl Türkçe öğrendin? Cevap aslında çok basit.
Her gün vakit ayırdın. Dinleyebilme seviyesindeyken dinledin konuşma çağın geldiğinde çekinmeden hatalı aksak da olsa konuştun ama en önemlisi bu dili beyninde sürekli tazeledin, bilmeden de olsa. Dikkat etmeniz gereken, beyninizin Arapça ile ilgili bölümünü sürekli canlı tutmanız. Bu sayede günde sadece 10 dakikanızı bile ayırsanız öğrendikleriniz bir kartopu misali büyüyecek ve bir çığ halini aldığında aslında 10 dakikanın hiç de az bir süre olmadığını görecek ve daha fazlası için şevk kazanacaksınız. Bu ana kaide sadece Arapça öğrenimi için değil tüm diğer diler için, hatta gerçekten öğrenmek istediğiniz tüm ilgi alanları için de geçerlidir. Her gün düzenli vakit ayırın ki beyniniz bunun sürekli bir ihtiyaç olduğunu kavrasın.

2.       Gramer İşinizi Kolaylaştırır; Kelime Çekimlerini Öğrenin

Arapça gramerini diğer dillerin gramerlerinden farklı kılan bir nokta var. Arapça grameri pratiktir. Gramerdeki çekimleri sayesinde sadece bir kelime ezberlediğinizde isim, fiil, sıfat gibi farklı türlerden en az beş kelimenin ne anlama geldiğini tahmin edebilirsiniz. Arapça çekimli bir dil olduğundan çekimleri ezberlediğinizde sadece bir kelime öğrenerek yüzlerce fiil çekimini ve o kelimeyle alakalı olan pek çok cins ismini, sıfatı vs. kendiniz sadece çekim bilginiz sayesinde bilebilirsiniz. Bir kelime bazen size yüz kelime öğretir, daha önce hiç duymadığınız ama aynı çekimden gelen bir sözcüğü cümle içerisinde duyduğunuzda çekimler sayesinde anlarsınız.
Örnek vermek gerekirse;
Sadece gramerden çekim bilginiz sayesinde, ‘alime’ kelimesinin bildi anlamına geldiğini öğrendiğinizde, ‘Aalim’ kelimesinin bilgin, ‘maaluum’ kelimesinin de bilinen şey anlamına geldiğini kendiniz çıkartabilirsiniz. Buna pek çok örnek verilebilir neticede göreceksiniz ki Arapçada benzer çekimleri alan kelimelere benzer manalar verilir. Ciddi bir emek sarf ederek bir ayda öğrenebileceğiniz bir gramer bilgisi işinizi çok kolaylaştıracaktır.

3.       Acele Etmeyin; Aksanlara ve Ağızlara Takılmayın

 Arapça dil bilginiz belirli bir seviyeye henüz ulaşmamış bile olsa o dili konuşan birini görür ve onu hiç anlamadığınızdan dert yandığınız olur, motivasyonunuz, enerjiniz düşer Bu yanlış tutum daha çok Arapça öğreniminde yaşansa da sadece Arapça öğreniminde değil tüm yabancı dillerin öğreniminde pek sık yaşanır. Bu sizin motivasyonunuzu düşürmesin. Siz belli bir seviyeyi aştığınızda anlamakta güçlük çektiğiniz o aksan ve ağızlardan çok daha düzgün bir diksiyonla Arapça konuşuyor olacaksınız. Ve onları da anlayacaksınız. Yeter ki düzenli vakit ayırın, zaman her şeyin ilacıdır. Hiçbir şey için acele etmeyin.

4.        Konuşma Arkadaşınızı İyi Seçin

Belli bir seviyeye geldiğinizde konuşarak ve yazışarak pratik yapma ihtiyacı hissedeceksiniz. Arapça Türkçeden farklı olarak ağızların kelime tercihlerinin bölgeden bölgeye çok değiştiği bunun yanında hemen her bölgenin birbirini anlayabildiği bir dil. Şehirden şehire konuşmalarda ufak tefek farklılıklar olmakla beraber, ülkeden ülkeye harflerin telaffuzu bile değişebilir. Bunun yanında tırnak içerisinde ifade etmek gerekirse bir de ‘İstanbul’ Arapçası var ki bu her yörenin Arapçası, her bölgede kabul görmüş yazı dilinde eğitim dilinde kullanılan Arapçadır. Siz de bu Arapçayı öğrenmelisiniz.
İletişime geçtiğiniz kişi Arapçayı genel yönüyle ve düzgün kullanan biri olmalı. Misalen sadece Irak Arapçasının sokak ağzında cümle sonlarındaki ‘k’ harfi çoğu zaman ‘ç’ olarak telaffuz edilir. Bunu doğru olarak kabul ettiğiniz taktirde temelden sapmış olursunuz. Yanlış bilgiyi atmak bilinmeyen yeni bilgiyi almaktan çok daha zordur.

5.       Dili Öğrenme Amacınızı Belirleyin

Arapça tartışmasız dünyanın en zengin dilidir. Haliyle bu dile tamamen hâkim olmak pek mümkün gözükmemektedir. Öncelikle Arapça öğrenmekteki amacınızı belirlemeniz ve o amaca odaklı olmanız elzemdir. Örneğin dini ve tarihi metinleri okuyup anlamayı amaçlıyorsanız uzun bir süre gramer ağırlıklı bir eğitim almanız gerekir ve o dili konuşabiliyor olmanız dahi gerekmez. Eğer bir iş kolunu yönetmek amacıyla dil öğreniyorsanız kısa bir gramer eğitiminin akabinde ihtiyaç duyacağınız kelimeleri ezberlemeniz ve hemen ardından Arapça öğrenmekteki amacınıza uygun olacak şekilde yazılı sözlü uygulamaya geçmeniz yararlı olabilecektir. Böylelikle fazladan zaman kaybı yaşamayacak, belirlemiş olduğunuz hedeflerinize en kısa zamanda ulaşacaksınız.
Unutmayın bir şeyi elde etmek istiyorsanız onun için bazı fedakarlıklar yapmanız kaçınılmaz olur. Bazen de fedakarlıklar yaptığınız ve emek sarf ettiğiniz halde amacınıza uzak kalırsınız. Arapça dilini öğrenmekle ilgili 5 önemli ipucumuzu derlediğimiz bu yazımızdaki notlarımızı dikkate aldığınız takdirde boşa kürek çekmeyeceksiniz, motivasyonunuz hep yüksek kalacak ve kısa sürede kendinizdeki ilerlemeyi bizzat gözlemleyeceksiniz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasret

Ömür dediğin ne ki, üç gün ya var ya yok. Ve nasıl görürsen gör hepsi hasret. İnsan bu ya sabah olur akşama hasret, akşam olur sabaha. Yazın kışa kışın yaza. Yağmur güneşe, bulut toprağa hasret. Ana evladına evlat sılaya hasret, bir yuvaya hasret. Kardeş kardeşe, göz göze, kalp kalbe hasret. Sana hasretim diye fısıldasa bir ses, aynı ses her bir kulağa, dünyadaki milyar kulağa, milyar kulağın zihninde trilyon ayrı ışık yanmaz mı? Şimdi gözlerini kapat ve 'sana hasretim' de, kimleri görüyorsun? Söyle! Yüz gün de olsa, ömür dediğin ne ki. Bugün var yarın yokuz. Ölümlü dünyaya yabancı birer sarhoşuz. Gözlerimizi ıslatan. yanaklarımızdan süzülüp çenelerimize uzanan oradan aşağı bir çağlayan olup akan nehirlerin membaı işte bu sarhoşluğun acısı. Doğru-yanlış, iyi-kötü ve özlenen ne varsa her şey önümüzde lakin gözlerimiz her şeye açık değil, perdeler arkasında bir çok hakikat. Bir şeyler görüyor ve bir çok şey duyuyoruz elbet görülenler mat duyulanlar uğultu, ne yazık, sarh...

Hiçbir Şey İçin Geç Değil

Sevgili Dost hiçbir şey için geç değil             Bilmediklerimi ayaklarımın altına koysalar başım arşa değerdi. Benim değil bu söz, İmam-ı Azam hazretlerine ait. İmam-ı Azam Hazretleri gibi beş yaşında hafız, dini ve dünyevi sahada geniş bilgilerin sahibi, dini ilimler alanında otorite olan bir şahsiyet cehaletini ifade etmek için başım arşa değerdi ifadesini kullanıyor. Arş nedir? Her biri bir diğerinin yanında okyanustan bir damla mesabesinde olan yedi kat göklerin fevkinde, Cennet, Sidre-i Münteha ve Kürsinin de üzerinde Kürsiyi kuşatan tabakadır arş. Sadece mahşer meydanın bile, her bir kanadındaki her bir tüyün uzunluğu kuş uçuşuyla bin yıllık mesafe olan bir meleğin, bin yıl boyunca aynı yönde uçarak başından sonuna gidemediği ve yorulup geri dönmeye karar verdiği bir büyüklük olarak rivayet edildiğini düşünürsek İmam-ı Azam hazretlerinin cehaletini neye benzettiğini görme şansımız olabilir. Peki acaba bizim c...