Ana içeriğe atla

Kimyaı Saadetten Fasıllar; Kendi Nefsini Bilmek

[Bu unvanda on sekiz fasıl vardır]

Bil ki, Allahü Teâlâ'yı tanımanın anahtarı, kişinin kendini tanıyıp bilmesidir. Bu yüzdendir ki, şöyle buyurulmuştur: «Nefsini (kendi hakikatini) bilip  tanıyan, rabbini tanır.» Bu mevzuda Cenab-ı Hak  şöyle buyurmuştur: «Pek yakında onlara dışlarında ve kendi nefislerinde âyetlerimizi (kudretimizin ve varlığımızın belgelerini) göstereceğiz. Ta ki, (Peygamberin söylediğinin) hak olduğunu anlasınlar.» (1)

Hulâsa, sana senden yakın hiçbir şey yoktur. Kendini bilmezsen, başkasını nasıl bilirsin?
Kendimi biliyorum, tanıyorum diyorsan yanılıyorsun! Zira böyle bilmek, Hakkı tanımanın anahtarı olamaz. Hayvanlar da kendilerinden bu kadar bilir. Sen kendinden başın, yüzün, elin, ayağın, etin ve derinden fazla bir şey bilmiyorsun. Bâtından ise bildiğin, acıktığın zaman yemen, kızdığın zaman bir kimseye saldırman, şehvetin galebe çaldığı zaman hanımına yaklaşmandan fazla bir şey değildir. Bu hususlarda, bütün hayvanlar seninle aynıdır. O hâlde senin, hakikatini araman lâzımdır.

Sen nesin, nereden gelmişsin, nereye gideceksin, bu dünyaya ne yapmak için geldin, seni niçin yarattılar,saadetin nedir, neydedir; şakiliğin [şaki: bedbaht], ziyanın nedir, neydedir? Senin bâtınında toplanan sıfatların bir kısmı umum hayvanlara, bir kısmı yırtıcı hayvanlara, bir kısmı şeytanlara ve bir kısmı da meleklere mahsus sıfatlardır. Sen bunlardan hangisindensin? Cevherinin hakikati hangisidir? Hangileri ariyettir [tekrar alınmak üzere sana verilmiştir?]. Bunu bilmezsen, saadetini arayamazsın. Çünkü, her birinin gıdası ayrı, saadeti başkadır. Hayvanın gıdası ve saadeti yemek, uyumak ve çiftleşmektir. Eğer hayvan isen, gece - gündüz mideni doldurma ve çiftleşme yollarını ara.
Yırtıcı hayvanların gıdası ve saadeti yırtmak, parçalamak, öldürmek ve saldırmaktır. Şeytanların gıdası ise kötülük, aldatmak ve hile yapmaktır. Eğer onlardan isen, kendi rahat ve iyiliğine kavuşman için, onların yaptıklarını sen de yap!..

Meleklerin gıdası ve saadeti Allahü Teâlâ'nın cemâlini müşahededir. Hırs, tasallut, hayvan ve yırtıcı hayvan sıfatları melekliğe çıkan yol değildir. Eğer sen aslında melek cevheri isen, Allahü Teâlâ'yı tanımaya uğraş ve kendini o cemâli müşahede edecek hâle getir.Kendini şehvet ve gazab elinden kurtar ve bu hayvan ve canavar sıfatlarının sende niçin yaratıldığını anlamaya çalış. Onlar, seni kendilerine esir etmek, kendi hizmetlerinde çalıştırmak, gece gündüz bedava hizmet ettirmek için mi yaratılmışlardır? Yoksa, senin onları esir etmen, ilerde vâki olacak yolculukta onları kendi emrine alman, birinden binek hayvanı, diğerinden silâh yapman için mi yaratıldılar? Bu dünyada kaldığın birkaç gün içinde onlardan faydalan. Ancak böylece kendi saadet tohumunu elde edebilirsin. Saadet tohumunu elde ettikten sonra, onları ayaklarının altına al ve yüzünü saadetinin bulunduğu tarafa çevir. Orası havas [seçilmiş kullar] için Allahü Teâlâ'nın zâtı, avam için ise cennet diye ta'bir olunur.

O hâlde bu mânâların hepsini bilmen lâzımdır. Böylece kendinden az bir şey bilmiş olursun. Bunları bilmeyenin dinden nasibi, suret ve görünüştür. Dinin hakikatinden, özünden haberi
yoktur.
(1) 41 - Fussilet: 53

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hasret

Ömür dediğin ne ki, üç gün ya var ya yok. Ve nasıl görürsen gör hepsi hasret. İnsan bu ya sabah olur akşama hasret, akşam olur sabaha. Yazın kışa kışın yaza. Yağmur güneşe, bulut toprağa hasret. Ana evladına evlat sılaya hasret, bir yuvaya hasret. Kardeş kardeşe, göz göze, kalp kalbe hasret. Sana hasretim diye fısıldasa bir ses, aynı ses her bir kulağa, dünyadaki milyar kulağa, milyar kulağın zihninde trilyon ayrı ışık yanmaz mı? Şimdi gözlerini kapat ve 'sana hasretim' de, kimleri görüyorsun? Söyle! Yüz gün de olsa, ömür dediğin ne ki. Bugün var yarın yokuz. Ölümlü dünyaya yabancı birer sarhoşuz. Gözlerimizi ıslatan. yanaklarımızdan süzülüp çenelerimize uzanan oradan aşağı bir çağlayan olup akan nehirlerin membaı işte bu sarhoşluğun acısı. Doğru-yanlış, iyi-kötü ve özlenen ne varsa her şey önümüzde lakin gözlerimiz her şeye açık değil, perdeler arkasında bir çok hakikat. Bir şeyler görüyor ve bir çok şey duyuyoruz elbet görülenler mat duyulanlar uğultu, ne yazık, sarh...

Hiçbir Şey İçin Geç Değil

Sevgili Dost hiçbir şey için geç değil             Bilmediklerimi ayaklarımın altına koysalar başım arşa değerdi. Benim değil bu söz, İmam-ı Azam hazretlerine ait. İmam-ı Azam Hazretleri gibi beş yaşında hafız, dini ve dünyevi sahada geniş bilgilerin sahibi, dini ilimler alanında otorite olan bir şahsiyet cehaletini ifade etmek için başım arşa değerdi ifadesini kullanıyor. Arş nedir? Her biri bir diğerinin yanında okyanustan bir damla mesabesinde olan yedi kat göklerin fevkinde, Cennet, Sidre-i Münteha ve Kürsinin de üzerinde Kürsiyi kuşatan tabakadır arş. Sadece mahşer meydanın bile, her bir kanadındaki her bir tüyün uzunluğu kuş uçuşuyla bin yıllık mesafe olan bir meleğin, bin yıl boyunca aynı yönde uçarak başından sonuna gidemediği ve yorulup geri dönmeye karar verdiği bir büyüklük olarak rivayet edildiğini düşünürsek İmam-ı Azam hazretlerinin cehaletini neye benzettiğini görme şansımız olabilir. Peki acaba bizim c...

Kolay Arapça Öğrenmenizi Sağlayacak Beş İpucu

Kolay Arapça Öğrenmenizi Sağlayacak Beş İpucu Günümüzde iletişim olanaklarının gelişmesiyle birlikte dünyamız erişilebilirlik açısından çok küçüldü. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna sadece bir tık kadar uzağız. X kuşağı olarak adlandırılan nesil sadece kendi mahallesiyle günübirlik iletişim halindeyken bugün bireyler olarak bir şekilde tüm dünya ile iletişim halindeyiz. Z kuşağının içine doğduğu, diğer kuşaklarında kendilerini bir anda içinde bulduğu teknolojik olanaklar beraberinde yeni gereklilikler de getirdi. Yabancı dil öğrenmek her dönemde iş olanaklarına ulaşabilirlik ve bazı kültürel aktivitelere katılım açısından bir gereklilik olmuş olsa da günümüzde yabancı dil öğrenimi yaşamsal bir gereklilik halini aldı. Yabancı dil derken İngilizceyi kastetmiyoruz elbette. Şaka bir yana günümüzde İngilizceyi mutlaka öğreniyoruz ama pek çoğumuz İngilizceyle yetinmek istemiyor. Gerek daha fazla iş olanağına erişim için gerekse dini ve kültürel sebeplerin teşvikiyle ülkemizde Arapç...